1. İran
  2. Türkiye
  3. Batı Asya
  4. Dünya
  5. Röportaj
  6. Analiz/Makale
  7. Bilim/Uzay
  8. Spor
  9. Yaşam/Kültür
  10. Fotoğraf
  11. Karikatür
  12. Video
    • فارسی
    • english
    • عربی
    • עברית
    • Pусский
  • RSS
  • Telegram
  • Instagram
  • Twitter
  • İran
  • Türkiye
  • Batı Asya
  • Dünya
  • Röportaj
  • Analiz/Makale
  • Bilim/Uzay
  • Spor
  • Yaşam/Kültür
  • Fotoğraf
  • Karikatür
  • Video

Gazze’deki Mültecilerden Yürek Burkan Anlatılar; Soğuktan Ölüm Kâbusu Yeniden Geri Döndü

  • 14 Aralık, 2025 - 09:30
  • Batı Asya haber
Gazze’deki Mültecilerden Yürek Burkan Anlatılar; Soğuktan Ölüm Kâbusu Yeniden Geri Döndü

Gazze’de yalnızca son iki gün içinde soğuk ve fırtınanın yol açtığı sonuçlar nedeniyle 14 kişi hayatını kaybederken, çadırları derin su birikintilerine dönüşen mülteciler, çamur içinde, hiçbir barınak olmadan geçen soğuk gecelere dair acı verici hikâyeler anlatıyor.

Batı Asya

Tesnim Haber Ajansı- Soğuktan ölüm kâbusunun üst üste üçüncü yıl Gazze’ye geri döndüğü bir dönemde, Gazze Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü Dr. Munir el-Burş, şiddetli yağışlar ve fırtına altında, çadırların suyla dolması sonucu ortaya çıkan mültecilerin felaket boyutundaki durumu konusunda uyarıda bulundu. El-Burş, suyla dolan çadırların içinde şiddetli soğuk nedeniyle çocukların, yaşlıların ve hastaların hayatını kaybettiği acı senaryonun yeniden tekrarlandığını açıkladı. 

Soğuk ve Su Altında Kalan Çadırlarda Çocukların ve Hastaların Trajedisi 

Dr. Munir el-Burş, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, Gazze’de yaşananların ayırt edici özelliğinin hâlâ soykırım olduğunu belirterek, her fırtına, soğuk ve yağmurun; evi ya da ısınma aracı olmayan, çökmüş tavanlara sahip yıpranmış çadırlarda yaşayan kırılgan gruplar için doğrudan bir tehdide dönüştüğünü söyledi.
El-Burş, soğuk havanın çocukları, yaşlıları ve hastaları fiilen yok ettiğini, şiddetli titreme ve solunum problemlerine yol açtığını ve bunun da nihayetinde ölümlerle sonuçlandığını ifade etti. Özellikle Gazze’de devam eden kıtlık krizi ve halkın, bilhassa hassas grupların bağışıklık sisteminin zayıflığı bu durumu daha da ağırlaştırıyor.
Gazze’deki sağlık yetkilisi, çadırların içindeki nem ve suyun zatürre ve solunum yolu enfeksiyonlarının yayılması için uygun bir ortam oluşturduğunu, buna karşın hastaların ilaç ya da sağlık hizmetine ulaşamadığını vurguladı.
Gazze Sağlık Bakanlığı Genel Müdürü, Gazze’de soğuğun yalnızca bir hava olayı olmadığını, yüz binlerce insanı tehdit eden günlük ölüm denklemine eklenen bir unsur haline geldiğini belirtti. Söz konusu yüz binlerce insanın, kendilerini koruyabilmek için bir çadırdan fazlasını istemediğine dikkat çeken el-Berş, dünyanın ise utanç verici bir sessizlikle kuşatma altındaki Gazze halkının kıtlık, bombardıman ve şiddetli soğuk arasındaki acılarını izlemekle yetindiğini söyledi.
Gazze Şeridi Sivil Savunma İdaresi Başkanı Mahmud Basal da bölge genelindeki fırtına ve yoğun yağışlara dikkat çekerek, son 24 saat içinde çadırları sular altında kalan mültecilerden 2 bin 500’ü aşkın yardım çağrısı aldıklarını açıkladı.
Basal, çarşamba sabahından itibaren fırtınanın şiddetlenmesiyle birlikte, Gazze’nin farklı bölgelerinde binlerce mülteci çadırının sular altında kaldığını, mültecilerin ise temel ihtiyaç maddeleri konusunda ciddi bir yoksunluk yaşadığını ifade etti. 

Soğuktan Ölüm Kâbusu Gazze’ye Yeniden Döndü 

Öte yandan Gazze Şeridi’ndeki Hükümet Medya Ofisi, dün cuma günü yayımladığı açıklamada, şimdiye kadar aralarında üç çocuğun da bulunduğu 13 kişinin şiddetli soğuk ve fırtınanın etkileri nedeniyle hayatını kaybettiğini, 13 evin ise tamamen yıkıldığını duyurdu. Son yıkımın Gazze kentindeki el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde meydana geldiği belirtildi.
Gazze’deki bu resmi kurum, fırtına nedeniyle Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Beyt Lahiya’nın Bir en-Nece mahalesinde bir evin çökmesinin ardından 6 kişinin cansız bedenine ulaşıldığını da vurguladı.
Şifa Hastanesi’nden bir tıbbi kaynak, Gazze kentinin batısındaki Şati Mülteci Kampı’nda 9 yaşında bir çocuğun ve bir bebeğin hayatını kaybettiğini bildirdi. Perşembe günü de Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’ta bulunan bir mülteci kampında 8 aylık bir bebek soğuk nedeniyle yaşamını yitirmişti.
Gazze Sivil Savunma Müdürlüğü kaynakları ayrıca, fırtına ve yağmurun etkisiyle Gazze kentinin batısında mülteci çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu iki kişinin daha hayatını kaybettiğini açıkladı.

Bugün ise Gazze’deki tıbbi kaynaklar, soğuk ve fırtınanın yol açtığı can kaybı sayısının 14’e yükseldiğini bildirdi.
Yerel Gazze kaynakları, son haftalarda ve özellikle fırtına ile yağışların şiddetlendiği son günlerde Gazze Şeridi genelindeki mülteci çadır kamplarının büyük su ve çamur çukurlarına dönüştüğünü, çadırların tamamen suya gömüldüğünü ve sağanak yağışlara dayanamadığını aktardı.
Bu koşullar altında Gazze genelinde 250 bini aşkın yerinden edilmiş aile kendisini tarif edilemez bir felaketin ortasında buluyor. Geceleri çocukların ağlama sesleri, çadırların içinde uğuldayan korkutucu rüzgâr sesleriyle birbirine karışıyor; aileler ise soğuğa karşı hiçbir koruma sağlamayan plastik torbalar ya da ıslak kumaş parçalarıyla çadırlardaki delikleri kapatmaya çalışıyor.
Gazze’deki mültecilerin bu acı verici durumunu yansıtan görüntüler, bazılarının boğulmamak için yataklarını başlarının üzerinde taşımak zorunda kaldığını, bazılarının ise toprağın bataklığa dönüşmesi nedeniyle bütün geceyi ayakta geçirmek zorunda kaldığını gösteriyor. 

Gazze’deki Mültecilerden, Selde Boğulan Umutlara Dair Acı Anlatılar 

Gazze’deki yerel kaynaklar, soğuk ve selin herkes için yıpratıcı olduğunu, ancak hastalar, yaşlılar ve çocukların en büyük acıyı çektiğini belirtiyor. Çadırların birbiri ardına çöktüğü, ahşap direklerin şiddetli rüzgârlar nedeniyle kırıldığı ve çadırların insanların üzerine yıkıldığı ifade ediliyor.
Gazze’de yerinden edilmiş kişilerden Muhammed el-Havace, sular altında kalan çadırından suyu uzaklaştırmaya çalışırken El-Arabi el-Cedid muhabirine yaptığı açıklamada, “Ayağımı nereye koyacağımı bilmiyordum. Yağmurun ilk gecesinde su, coşkun bir sel gibi aktı. Şiddetli yağmur ve sert rüzgârlar nedeniyle hiçbir açıklığı kapatamadım. Beş çocuğumu çadırın bir köşesinde topladım ama her şey suyun altındaydı.” dedi.
Ellerindeki çamuru silerken konuşmasını sürdüren el-Havace, “En zor an, küçük oğlumu soğuktan titrerken gördüğüm andı; onu sıcak tutacak kuru hiçbir şey yoktu. Onu biraz olsun sakinleştirmek için ateş bile yakamıyordum. Ailemin canı için o kadar korkuyordum ki gözümü bile kırpamıyordum. Fırtına ve onunla birlikte gelen uyarılar, bu korkuyu içimizde yeniden canlandırdı” ifadelerini kullandı.
Bu felaket yalnızca maddi kayıplarla sınırlı kalmadı; mültecilerin ruhsal ve psikolojik durumunu da derinden etkiledi. Mülteciler yoğun bir çaresizlik hissi yaşıyor ve gerçekten artık yağmurun yağmasını bile istemiyorlar.
Gazze’de 38 yaşındaki Filistinli mülteci Ahed Ebu Riyale de, kırılmış çadırından geriye kalanları kurtarmaya çalışırken, yağmurun çadırını bastığı geceyi anlattı. Ebu Riyale, “Koyu bulutları gördüğüm andan itibaren durumun normal olmadığını anladım ama yağmurun bu şekilde yağacağını beklemiyordum; sanki deniz başımızın üzerine devrilmişti.” dedi.
Çadırdan suyu boşaltmaya çalışırken konuşan Ebu Riyale, “Çadırın içi suyla dolunca bağırdım ve ailemden dışarı çıkmalarını istedim ama dışarısı içeriden daha kötüydü; çamur, şiddetli rüzgârlar ve kanalizasyonla karışmış sel suları vardı” diye konuştu.
Ebu Riyale, sabah çadırın durumunu gördüğünde kendisini yeniden en başa dönmüş gibi hissettiğini belirterek, “Ne yatak kaldı, ne kuru elbise, ne de oturacak bir yer. Ama çadırı onarmaya ve yıpranmış kenarlarını yamamaya başlamaktan başka çarem yok.” dedi.
Gazze’de yerinden edilmiş 16 yaşındaki Hala el-Mutrabi ise ailesinin çadırının yanında korkuyla dururken utangaç bir şekilde, “Hayatımda ilk kez yağmurdan korkuyorum. Eskiden kışı sever, toprağın kokusunu beklerdik. Ama bu şartlarda rüzgâr ve yağmur korkunç. Su şelale gibi akıyordu, ben ve kız kardeşlerim rüzgâr uçurmasın diye çadırın kenarlarını ellerimizle tutuyorduk.” dedi.
Yorgun bir sesle sözlerini sürdüren el-Mutrabi, “Yağmur, su, soğuk ve şiddetli rüzgâr sesleri yüzünden bir an bile uyuyamadım. Eğitimdeki aksamalara karşı kullandığımız kıyafetlerimiz ve defterlerimiz bile ıslandı. Defterlerim için çok ağladım; belki de bana hâlâ bir öğrenci olduğumu hatırlatan son şeyler oldukları içindir.” ifadelerini kullandı.

 
R1729/P
tasnim
tasnim
tasnim
  • Hakkında
  • İletişim
  • En Çok Okunan
  • Arşiv
bizi takip et:
  • RSS
  • Telegram
  • Instagram
  • Twitter

All Content by Tasnim News Agency is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.